İçimizdeki "ben"leri keşfetmek için yeni bir yolculuğa çıkıyoruz.

Psikolog Ernur Uyumsal'la, çevremizi saran şiddet dilini konuşuyoruz.

İletişim türlerinin değişimi, gelişimi. Ernur Uyumsal anlatıyor.

O ekranlar olmasa ne yapacaktık acaba? Teknolojiye olan ilgimiz, sevgimiz ve bağımlılığımız.

Bu çağda, bu zamanda yüz yüze iletişime geçmek çok mu zor? Psikolog Ernur Uyumsal yanıtlıyor.

Başarılıyız ya da değiliz ama neye göre, kime göre? Ernur Uyumsal anlatıyor.

Sosyal ve bireysel vicdan kavramları… Vicdanımız rahat mı? Değilse neden değil? Zor sorular, zor ceavaplar…

Empati kavramının gerçek anlamını, önemini ve gerekliliğini konuşuyoruz.

Öfkeyle aranız nasıl? Öfkeyle kalkarsak zararsız oturabilir miyiz? Psikolog Ernur Uyumsal anlatıyor.

Her hastalığın başı, her olumsuz duygunun kaynağı! İşte en büyük suçlu o: Stres…

X, Y, Z, Milenyum, Alfa derken işler iyice karıştı. Kim kimi anlıyor, kim kiminle daha iyi geçiniyor? Kuşaklar arası iletişimi konuşuyoruz.

En zorlandığımız konulardan biri, HAYIR diyebilmek! Dilimizin ucuna geliyor, diyemiyoruz! Ne etsek, nasıl desek?

Bir de bu çıktı şimdi! Bağlanma türünüz nedir? Güvenli mi güvensiz mi? Kaygılı mı kaçıngan mı? Buyrun dinleyelim…

Sınırlar önemli… Kadın - erkek ilişkilerinde kişisel alanlarımızı korumanın yollarını Psikolog Ernur Uyumsal anlatıyor.

En gizli hazinemiz, çocukluğumuz… Bütün güzellikler de orada saklı, korkulu, kaygılı hatıralar da… Çocukluk travmalarını konuşuyoruz.

Küçükken sorumluluk verilmeyen çocuklar olarak, yetişkinlikte sorumluluk sahibi olmakta zorlanıyoruz. Psikolog Ernur Uyumsal anlatıyor.

Saygıda kusur etmezdik. Tabii eskiden! Artık saygı duyan, saygı gösteren insanı ara ki bulasın! Sahi, nereye gitti bu insanlar?

Mücadeleyi sonuna kadar sürdürebiliyor muyuz yoksa yarı yolda tâkâtimiz kesiliyor mu? Bıkkınlık, yorgunluk, erteleme, vazgeçiş yakamızı bırakmıyor mu? Nasıl edelim de mücadeleyi sürdürecek gücü bulalım?

Kendimize güveniyor muyuz? Özgüven eksikliği neden olur, nasıl olur? Psikolog Ernur Uyumsal anlatıyor.

"Kediyi merak öldürür" derler. Ama ya merak duygumuz olmasaydı? Nasıl gelirdik bugünlere?

Tüketim ve teknoloji çağındayız, tamam, kabul. Ama çılgınlık ve bağımlılık derecesinde tüketiyorsak, bir yerde dur demeyelim mi kendimize?

Büyümek yalnızca yaş almakla olmuyor. Ruhen büyüyebilmek de önemli. Daha olgun, dingin, fedakâr olmak da gerekiyor gerçekten büyüyebilmek için…

Hayat standardımızı büyük oranda düşüren, iç huzurumuzu bozan olgulardan biri: Kaygı…

6 Şubat depremlerinin birinci yılında, depremi birebir yaşayanların, yakınlarını kaybedenlerin durumunu konuşuyoruz.

Yas süreci nasıl yaşanır, insan bu durumda ne hisseder, neler yaşar? Daha iyi anlayabilmek için…

Yan yana düşünmek bile istemeyeceğimiz iki sözcük: Çocuk ve yas. Ama konuşmak, bilmek, anlamak zorundayız.

Depremi yaşayanlar ve onlara yardıma koşanlar; deprem bölgesinde çalışanlar, olaylara tanık olanlar. Tanık olanlar olarak biz ne hissediyoruz?

Yas tutanlara destek olmak konusunda çokça hatalar yapıyoruz. Doğrusunu öğrenmek için…

"Ayna ayna, söyle bana, benden çok beğeni alan var mı bu dünyada?"

Yılda bir tek gün hediye alarak, mesaj atarak, sürpriz yaparak olmuyor ne yazık ki bu işler! Peki nasıl oluyor?

İşte tanımlanması, anlatılması en zor sözcüklerden biri: Aşk! Bir de biz deneyelim anlatmayı…

Siz de onlardan mısınız? Herşeyi erteleyen; yarın ararım, akşama çalışırım, haftaya giderim vs diye diye herşeyi son dakikaya bırakan?

Toplululuk önünde konuşma, sahneye çıkma, kalabalık toplantılara katılma, hattâ otobüse binme, birileriyle iletişim kurmak zorunda olma… Hepsi çok korkutucu mu görünüyor?

Zihin süreçlerimiz hakkında ne kadar bilinçliyiz, ne kadar farkındayız?

Sorunca hepimiz depresyondayız! Ama gerçekten depresyonda mıyız? O kadar kolay mı depresyona girmek?

Hepimiz içimizde taşıyoruz onları… Anne babalarımız aslında hep bizimle birlikte, bizimle konuşmaya, öğütler vermeye devam ediyorlar.

Bozuk mu değil mi? Biz de bilmiyoruz. Gelin birlikte test edelim!

Ya hep ya hiç, zihin okuma, kendini küçümseme… Gerçekleri nasıl da çarpıtıyoruz bilmeden…

Farkında olmadan çarpıttığımız gerçeklerle, hayatı başka türlü algılıyor, gerçekleri başka türlü görüyoruz. Ernur Uyumsal anlatıyor.

İyi bir özellikmiş gibi söz ederiz ondan. Ama aslında hiç de öyle değil! Büyük zararlar veriyor hem bize, hem çevremizdeki insanlara...

Önemli bir dönüm noktası evlilik kararı almak. O kadar da kolay olmamalı! Bazı şeyleri önceden konuşup karara bağlamalı…

Flört şiddeti sandığımızdan daha büyük boyutlarda yaşanıyor. Çoğumuz bunun farkına bile varmıyoruz üstelik!

Yüzyıllardan bu yana süregelen görme biçimlerimizi değiştirmenin vakti geldi artık! Eşitlik istiyorsak önce bakış açımızı değiştirmeliyiz…

Önce aşka ve komplimanlara boğma, ardından duygusal manipülasyon ve son olarak da hayalet olma! İşte genç bir insana yapılabilecek en kötü şeyler!

Onlar umudumuz, onlar geleceğimiz… Kız çocukları! Forsat verildiğinde dünyayı değiştirebilecek kadar güçlü ve akıllılar!

Haksızlığa, ayrımcılığa ve şiddete uğrayan kadınlar artık sessiz kalmıyor! Haklarını arıyor, ayrımcılığa karşı çıkıyor, şiddete karşı çıkıyor!

Zor, hem de çok zor narsist bir kişiyle birlikte yaşamak! Kendilerini dev bir aynada gören narsistlerin ruhunda aslında neler olup bitiyor?

En büyük olmak ayrı zor, ortanca olmak ayrı! Galiba en güzeli en küçük kardeş olmak! Peki neden öyle?

Güçlü müyüz? Yoksa öyle görünmek için çaba mı harcıyoruz? İlla da güçlü olmak zorunda mıyız? Ellbette değiliz…

Nereye, kime ait hissediyoruz? Yuvamız neresi? Hepsi çocukluğumuzda mı kaldı yoksa?

Hepimizin içinde bir miktar vardır "kötülük..." Ama ne kadar olduğu ve kontrol altında olup olmadığı önemli…

Kölesi miyiz, efendisi mi? Yoksa küçük, küçücük bir parçası mı? Kocaman "tabiat ana" ve küçücük bir "insan türü!"

Dikkat etsek neler neler öğrenebiliriz bitkilerden? Neler mi? Ernur Uyumsal anlatıyor…

Yalnızca bitkiler mi? Hayvanlardan da öğreneceğimiz çok şey var! En başta samimiyet, doğallık ve gerçek sevgi… Ve daha fazlası…

Hangi bedenin içinde olursak olalım, asıl önemli olan bizim onu nasıl görüp hissettiğimiz. Peki beden algımız neye göre değişiyor?

Takıntılar ve zorlantılarla pek çoğumuzun başı dertte! Ama herşey gibi onların da kabul edilebilir ölçüleri var. Nereye kadar normal, nereden sonrası değil?

Hangi yaşta olursak olalım "oyun" bizim de hakkımız! Haktan da öte, ihtiyacımız. Neden mi?

Hatırladıklarımızın ne kadarı gerçek? Ya da unuttuklarımızın ne kadarı unutulmayı hak ediyordu? Neden hatırlar, neden unuturuz?

Her karanlık tünelin ucunda bir umut ışığı vardır! İnsan varsa, umut da vardır…

O kadar da empatik olmamak gerek! Yoksa empati duya duya "empati yorgunu" olup çıkabilirsiniz!

Yaşlanma değil, yaş alma… Her yaşın kendine has güzelliği var…

Hep birlikte, bir arada kutladığımız o güzel bayramlar aslında bir yere gitmedi, şuracıkta duruyor, baş ucumuzda…

Hayatın getirdiği zorluklara, zihinsel olarak ne kadar dayanıklıyız? Ernur Uyumsal anlatıyor.

Pozitiflik de bir yere kadar! Herşey çok güzel, çok iyi, bütün işler yolunda! Heç mi aksayan, ters giden bir şeyler yok hayatınızda?

Dilimizin söylemek istemediğini bedenimiz söylüyor aslında… Nasıl mı?

Çocuklar yaramaz değil canım, hareketli! Bütün çocuklara "dikkat eksikliği" tanısı koymadan önce dikkatlice dinleyin! Ezgi Vardal Coşkun anlatıyor.

Çocuk yetiştirirken en önemli konulardan biri de sınır belirleyebilmek. Çocuklar ve sınır kavramını Ezgi Vardal Coşkun anlatıyor.

Bizim bile baş edemediğimiz duygularla, çocuklar nasıl baş ediyor? Ezgi Vardal Coşkun anlatıyor.

İşte hem gençler hem ebeveynler için en zorlu dönemlerden biri! Anne babaların korkulu rüyası: Ergenlik! Ernur Uyumsal anlatıyor.

"Ah keşke yapsaydım" mı demek daha kötü yoksa "ah keşke yapmasaydım" mı demek? Karar vermek çok zor…

Hayatın ileri yaşlardaki basamaklarından ikisi: Menopoz ve Andropoz… Ernur Uyumsal anlatıyor.

O hep merak ettiğimiz konu başlığı: Bilincimiz ve bilinçaltımız… Freud bu konuda ne diyor, Ernur Uyumsal anlatıyor.

Hobilerimizin sandığımızdan çok daha fazla faydası var ruhsal dünyamıza! Dinleyin, öğrenin!

Neden bazen aç olmadığımız halde deli gibi bir şeyler yeme ihtiyacı duyarız? Ve neden o şeyler genellikle hep tatlı şeyler olur?

Şema Terapi'de önemli bir yeri olan "Kendini Feda Şeması"nı konuşuyoruz bu bölümde…

Onlar olmazsa biz de olmayız! Çelişkilerimiz… Çocukluktan yetişkinliğe bizden hiç ayrılmayan gölgelerimiz onlar.

Neden bu kadar çalışıyorsun? Diye soranlara "Çünkü başka türlü rahat edemiyorum!" Diye yanıt veriyorsanız, bu konuyu bir daha düşünün…

İşte en güzel heyevanlar! Anne baba olmaya hazırlık süreci… Ama gerçekten hazır mısınız böyle büyük bir sorumluluk taşımaya?

Ah ah ne güzeldi bizim çocukluğumuz! Sokaklar, dağlar taşlar bizimdi… Oyunlar, kavgalar barışmalar bizimdi…

Bu çağda herşey gibi çocuk olmak da zor! O okuldan bu kursa, bu kurstan o etkinliğe, koştur babam koştur. Bir de onlara sorsak ne istiyorler diye...

Boşanmış anne babaya sahip olmak hayata 1 - 0 yenik başlamak gibi bir şey. Fakat aralarında sevgi bağı kalmamış ama aynı evi paylaşan ebeveynlere sahip olmaktan belki de daha iyi…

Bu çağda genç olmak hem güzel, hem zor… Her türlü teknolojik olanak elinizin altında. Ama gelin görün ki eski sosyal bağlar, gerçek dostluklar, güvenilir arnkadaşlıklar çok az…

Ne güzeldir çocuğunuzun çocuğunu kucağınıza almak, büyükanne büyükbaba olmak! Güzelliklerini ve zorluklarını konuşuyoruz…

Gün içinde yaşadıklarınızı düşünmekten uyuyamadığınız oluyor mu? Bu durumu sık sık yaşıyorsanız iyi dinleyin!

Aralarında sevgi bağı kalmamış eşlerin ayrılmaya karar vermesi en doğal hakları! Ama söylendiği kadar kolay olmuyor ne yazık ki, pek çok boyutu var boşanmanın…

Çocuklukta yaşadığımız her zor deneyim bir travma değil, önemli olan o deneyimlerin bizde ne gibi hasarlar bıraktığı… Çocukluk travmalarını konuşuyoruz.

Sosyal zeka nedir? Ne kadar sosyal zekaya sahibiz? Bunu nasıl anlarız, nasıl ölçeriz?

Psikoterapi nedir, ne değildir? Uzmanından dinleyelim…

Psikoterapinin ne olduğunu ve ne olmadığını dinlemeyi sürdürüyoruz…

Ciddi psikolojik rahatsızlıklar olan kişilik bozukluklarını ele alıyoruz bu bölümde…

Dikkatini çabuk toplayamayan çocuklara hemen dikkat eksikliği yaftasını yapıştırıyoruz. Oysa buna karar vermek için bir uzman görüşüne ihtiyacımız var.

Gençlerin korkulu rüyası, lise ve üniversite giriş sınavları! Sınav kaygısı nedir, bu kaygıyı aşmak için neler yapılabilir? Ernur Uyumsal anlatıyor.

Herşeyden nem kapan, bütün hastalıklardan korkan ve her gün yeni bir hastalığa yakalanacağım korkusu yaşayan "hastalık hastaları"nı konuşuyoruz bu bölümde…

Örümcek mi, yükseklik mi, kapalı alan mı, açık ya da kapalı alanlar mı? Sizin fobiniz hangisi?

Yalnızlık Allah'a mahsus! Derler ama kimimiz de kendimiz seçeriz kalabalıklar içinde yalnız olmayı. Seçtiysek ne alâ, ama seçmeden yalnızlık yaşıyorsak, o zor işte!

Aile çoğu zaman en büyük desteğimiz, sevgi ve saygıyı öğrendiğimiz, aidiyet hissettiğimiz yuvamızdır. Ama kimi zaman da ömür boyu kurtulamadığımız bir zincirdir bizim için.

Utanç ve suçluluk duygusu arasındaki benzerlik çoğu zaman yanıltır bizi. Aslında birbirinden tamamen farklı şeyler!

İçe mi dönüksünüz, dışa mı? Nasıl anlarsınız? Hangi durumlarda enerji depolarınız dolar? Ernur Uyumsal anlatıyor.

Başkalarına gösterdiğiniz şefkati kendinize de gösterebiliyor musunuz? Onları affetttiğiniz kadar kolay kendinizi de affedebiliyor musunuz? Özşefkat konusuna eğiliyoruz bu bölümde…

Çocuğunu ya da çocuklarını yalnız başına büyükmek zorunda kalan ebeveynlerin yaşadığı zorluklar. Tutunacak dalları... Psikolog Gamze Doğan anlatıyor.

Otantik yaşama dönüş… Nedir otantiklik? Teknolojiden tamamen vazgeçip ilkel yaşama dönüş mü? Yoksa başka bir şey mi?

Evde olmak ya da evde hissetmek… Güzel bir his, eğer evdeyken kendinizi yuvada hissedebiliyorsanız! Peki ya bedeninizin içinde, evde hissedebiliyor musunuz?

Her travma olumsuz sonuçlanmak zorunda değil! Çok zor zamanlar geçirmiş olabiliriz ama travma sonrası kesinlikle eski biz değiliz artık! Daha olgun, daha büyümüş insanlarız…

Bağımlılık belki bildiğimiz bir kavram ama bir de "eş bağımlılık" var. Onun ne anlama geldiğini Gamze Doğan anlatıyor.

Herşeye yetişmek bazen hepimize zor gelebiliyor. Bu normal fakat işte güçte, ilişkilerde, herşeyde kendinizi yetersiz hissediyorsanız, bir durup bakmak lazım!

Tükenmişlik sendromunu , yoğun bir iş hayatı olanlardan sıkça duyarız. Duyduğumuz şey acaba doğru mu? Yorgunlukla, bıkkınlıkla karışıyor olabilir mi?

Ah ayrılık, yaman ayrılık! Romantik ilişkilerde ayrılık sonrası yaşananlar. Atlatılması, aşılması gerekenler…

Evde başkasıyız, iş yerinde başkası… Anneyiz, ağabeyiz, halayız, amcayız, çocuğuz, torunuz. Hangi rolü ne kadar taşıyabiliyoruz, hangisinde zorlanıyoruz?

Uyku olmadan olmaz! Bütün uzmanlar böyle diyor. Uykunun önemini konuşuyoruz bu bölümde…

Hayatımızın en kritik kararlarından biri, seçtiğimiz meslek. Severek ve isteyerek yaptığınız bir mesleğiniz varsa çok şanslısınız! Yoksa, işiniz zor…

Can sıkıntısı kötü müdür? Aslında hiç de değildir! Can sıkıntısı olmasa teknolojinin geldiği bu noktada olur muyduk sanıyorsunuz?

Müziğin psikolojimize etkisi tartışılmaz. Ama biz tartışıyoruz işte:)

Bilişsel Esneklik nedir? Neye yarar? Bilişsel olarak esnek değilsek ne kaybederiz? Ernur Uyumsal'dan dinliyoruz.

Rüyalarımız ne çok anlatır bize… Olmadık işler yapar, hiç tanımadığımız insanları görür, havada bile uçarız rüyalarda. Elbette psikolojideki yeri çok önemli rüyaların…

Bir şeyleri yapmak için artık çok geç oldu diye düşünüyorsanız, bu bölümü iyi dinleyin deriz…

İkiz olunmaz, ikiz doğulur! İkizler kendi seçimleri olmasa da ömür boyu bir elmanın yarısı gibi yaşıyorlar. Özellikle de tek yumurta ikizleri. Psikolojideki ikiz araştırmalarına değiniyoruz bu bölümde.

Aldatmak mı daha kötü, aldatılmak mı? Kızgınlık, suçluluk, yalnızlık, pek çok duyguyu beraberinde getiriyor aldatma. Aldatan ve aldatılan kişilerin psikolojisine bakıyoruz bu bölümde.

Savunma Mekanizmaları, adı üstünde aklımızı, zihnimizi, ruhumuzu bir şeylere karşı savunmak için yaptığımız şeyler. Ama farkında bile olmadan! Neler var neler…

İçinizde kalmış ukdeler, söylenmemiş sözler, yarım kalan ilişkiler… Tamamlanmayı bekleyen ya da artık tamamlanması imkânsız ne çok şey var hayatımızda… Bekir Bozkuş anlatıyor.

Şimdi ve Burada Olmak kavramı Bilinçli Farkındalık çalışmalarında sıkça karşımıza çıkıyor. Anın içinde olabilmenin önemini konuşuyoruz…

Fiziksel olarak yetişkin olabiliriz fakat ruhsal olarak ne kadar yetişkiniz? Yoksa halâ birer çocuk ya da ergen miyiz?

"Affettim!" Ne büyük, ne güzel sözdür. Ama zordur söylemesi. Affetmenin çeşitli yönlerini konuşuyoruz bu bölümde…

Bazen bazı şeyleri yarım bıraktığınızı hissettiğiniz olur mu? İçinizde ukde olarak kalan pek çok şey gibi… Bekir Bozkuş anlatıyor.

Standartlarınız çok mu yüksek? Acaba o yüzden mi ulaşamıyorsunuz bir türlü istediklerinize? Belki yeniden sorgulamak gerek!

Şimdi ve burada olmayı ne kadar başarabiliyorsunuz? Yoksa aklınız hep geçmişte ya da gelecekte mi? Şimdi ve burada olabilmek hayatımızı daha kaliteli hale getiriyor.

Yetişkin olmanın bazı zor görev ve sorumlulukları var. Güzel yanları da var elbette. Siz ne kadar yetişkinsiniz ve ne kadar yetişkin gibi davranabiliyorsunuz?

Yıllardır tartışmaktan, konuşmaktan bıkmadığımız konu: Kilo sorunumuz! Bir de diyetisyenden dinleyelim, temeli psikolojiye dayanan bu sorunu…

Diyabeti bilmek, sağlıklı beslenmeyi bilmektir diyor uzmanlar. Biz de uzmanından dinleyelim o halde…

Sağlıklı beslenmek güzel tabii ama nereye kadar? Vücudumuz dayanabilse de zihnimiz direniyor olmaz diye!

Farkındalıklı beslenmek belki de sağlıklı beslenme konusunda en gazla dikkat etmemiz gereken konu. Ne yiyeceğimizi, nasıl ve ne zaman yiyeceğimizi seçmek önemli!

Tat duygusu kişiden kişiye değişiyor. Kimimiz tatlı seviyor, kimimiz acı. Nasıl oluyor da birimizin bir yiyecekten aldığı tadı, bin başkası bambaşka algılayabiliyor?

Güzelliğimiz beş para etmez, beden algımız da düzgün olmayınca! Beden algımızda bir şeyler yanlış gidiyorsa, ne yapsak nafile, kendimizi bir türlü beğenemiyoruz!

Aç mıyız? Değiliz. Ama yiyor muyuz? Yiyoruz! Neden? İşte hep o duygusal açlıktan!

Az ya da çok yemenin yalnızca psikolomizle ilgisi yok, bir de ciddi rahatsızlıklardan kaynaklanan türleri var. Yeme bozukluklarını konuşuyoruz bu bölümde.

Neyi ne kadar yediğimizi belirleyen en önemli föktürlerden biri de kültürümüz. Çocukluktan itibaren ne yemeye alıştıysak hep onu yemek istiyoruz. Alışkanlıklarımız sağlıklıysa ne alâ!

Sürdürülebilir beslenme konusu aslında hepimizi ilgilendiriyor. Çünkü şimdiki ve gelecek nesillerin açlıkla karşı karşıya gelmemesi buna bağlı…

Çocuklarımıza kitap okuma alışkanlığını nasıl kazandırabiliriz? Psikolog Ezgi Vardal Coşkun anlatıyor.

Çocuklar söz konusu olunca ödül ve ceza sistemi mutlaka devreye giriyor. Peki ödül ve ceza çocuk eğitiminde gerçekten işe yarıyor mu?

Çocukları küçük yaşta tiyatroyla tanıştırmak, onların dil ve zihin gelişimi için oldukça önemli. Peki ama hangi oyunlara gidebileceğimize nasıl karar verebiliriz?

Okulun hepimiz için anlamı farklı! Kimimiz için en mutlu günlerimizin geçtiği yer, kimimiz için belki en zorlu duyguları yaşadığımız… Okulun anlamı üzerine konuşuyoruz Psikolog Tuğçe Küçük'le.

Çocuklar için en zor süreçlerden biridir okula alışma süreci. O ilk günler geçmek bilmez. Ağlama krizleri, okula gitmeyi reddetme vs. Nasıl kolay atlatırız o günleri?

Bazı çocuklar gerçekten zor mizaçlı olarak gelebilirler dünyaya. Öyledirler işte, ne yapsınlar! Anne baba ya da bakım verenleri olarak en zor iş tabii ki bize düşmektedir!

Akran zorbalığı teriminin yanında yeni bir terimden söz ediyor uzmanlar: Akran nezâketi… İsmi bile güzel. Okullarda bunun için çalışmalar bile yapılmaya başlanmış.

Baba olmak, erkeklerin hayatında önemli dönüm noktalarından biri. Baba olan bir erkek için hayat artım hiç de eskisi gibi olmayacaktır… Peki ne olacaktır bundan sonra?

Anneler ve kızları arasındaki ilişki hem çok güçlü hem de çok gergindir. Sevgi, imrenme, öykünme, belki kıskançlık… Bu ilişkiyi daha yakından inceliyoruz.

Bir başka gergin ilişki türü de babalar ve oğulları arasındaki ilişkidir. Romanlara, öykülere, filmlere konu olan bu zorlayıcı ilişki türüne daha yakından bakalım.

Kendini sabote eder mi insan? Edebiliyor işte! Nasıl mı? Psikolog Ernur Uyumsal anlatıyor.

Mutluluk başka şey, memnuniyet başka! Aralarındaki farkı, hangisinin bizim için ne ifade ettiğini konuşuyoruz…

Bazıları hep ezilir, hep haksızlığa uğrar. Hep haklıdır ve yardıma muhtaçtır! Kişinin kendisi için de byük bir tuzak olan kurban psikolojisini konuşuyoruz.

Ah kıskançlık! Romantik ilişkilerde azı karar, çoğu zarar olan o rahatsız edici duygu! Nereye kadarı sağlıklı, nereden sonrası sağlıksız?

İmrenmek başka, kıskanmak başka, haset etmekse bambaşka! İmrenebiliriz, kıskanabiliriz, haset de edebiliriz, insanız sonuçta… Ama bazı duygular kendimize zarar!

Hepimizin bazı rutinleri vardır; sabah rutinleri, yemek rutinleri, aile rutinleri… Rutinler, ritüeller iyi gelir insana, bir yerlere ait hissettirir…

Ah bu mevsimler! Kimimizi mutlu ederken kimimizi bunalımlara sürükleyen… Hele o mevsim geçişleri yok mu!

Otizm bir hastalık değil, bir farklılık. Bunu artık hepimiz biliyor ve kavrıyoruz. Ama otizmli bireyler de böyle hissediyor mu? Yoksa onlara hala hasta muamelesi mi yapıyoruz?

Beyin göçü çağımızın kanayan yaralarından biri. Ernur Uyumsal, farklı boyutlarıyla anlatıyor beyin göçünü…

Terapiye gitmek kadar doğal karşılanıyor artık çift terapileri de. Çiftlerin aralarında çözemediği sorunlar için bir uzmandan yardım istemesi elbette çok doğal!

Psikolojinin bir de tarihçesine bakalım! Psikolog Gizem Nur Aktürk anlatıyor.

Mindfulness ya da bilinçli farkındalık artık hayatımızda önemli bir yer tutuyor. Ne olduğuna daha yakından bakıyoruz. Psikolog Gizem Nur Aktürk anlatıyor.

Psikoloji okumak güzel, mesleğe atılmak da keyifli… Ama ya sonrası? Hiç de göründüğü kadar olmuyor bu mesleği icra etmek! İşin bir de mutfağına bakalım…

Sporun psikolojisi, sporcuların psikolojisi… Artık özel bir dal olmaya başlayan bu psikoloji türünü Gizem Nur Aktürk anlatıyor.

Her alanda olduğu gibi sporda da toplumsal cinsiyet rolleri konusunda pek çok önyargıya sahibiz. Bu önyargılar neler ve nasıl aşabiliriz? Gizem Nur Aktürk anlatıyor.

Duygusal olarak güvende hissetmek de en az fiziksel olarak güvende hissetmek kadar önemli. Neden mi? Psikolog Gizem Nur Aktürk anlatıyor.

Psikolojinin üç temel ögesi: Duygu, düşünce, davranış… Birbirleriyle nasıl bağlantıları var, kim kimi tetikliyor; kim kimi etkiliyor?

Sosyal Psikoloji bilmek önemli. Çünkü toplum içindeki var oluşumuz, davranışlarımız, tutumlarımız hep onunla ilgili. Kendimizi ve topluluk içindeki halimizi daha iyi anlayabilmek için…

Psikoloji ve Edebiyat birbirine sıkı sıkıya bağlı iki alan. Dostoyevski romanları okuduysanız, psikolojinin nasıl da edebiyatın ana konusunu oluşturduğunu bilirsiniz!

Mikroagresyon ya da sessiz zorbalık, uzun yıllardır hayatımızda var olan, belki hiç farkında olmadığımız, belki bizim de başkalarına uyguladığımız sinsî bir davranış!

Kişisel olarak gelişmek mi, gelişmemek mi? Kişisel gelişim, o hep duyduğumuz klişe söz ve önerilerden ibaretse belki gelişmemek, kendimiz kalmak daha iyi, ne dersiniz?

Ne kadar kendimiziz? Ya da ne kadar tanıyoruz kendimizi? Kendimizi biliyor muyuz? Kendimiz olabiliyor muyuz? Biraz da psikoloji penceresinden bakalım…

Elâlem ne der diyerekyaptığımız ya da yapamadığımız öyle çok şey var ki! Kimdir bu elâlem peki? Niye bu kadar önemlidir onların söyledikleri bizim için?

Bipolar bozukluk ya da manik depresif bozukluğu toplumda sık görülen psikolojik rahatsızlıklardan biri. Nasıl bir rahatsızlıktır bipolar bozukluk?

"Ben böyleyim işte, siz ne derseniz deyin!" Bu cümleyi sıkça kuranlardansanız bir kez daha düşünmenizde fayda var!

Babalar ve onların prenses kızları! Baba - kız ilişkisini ele alıyoruz bu bölümde…

Anneler ve biricik oğulları! Anne - oğul ilişkisini ele alıyoruz bu bölümde…

Şefkat hep başkalarına gösterdiğimiz ve başkalarından beklediğimiz bir şey midir? Kendimizden neden esirgeriz başkalarına bolca gösterdiğimiz şefkati?

Shinrin Yoku yani "orman banyosu" son dönemlerin gözdelerinden! Hem kolay hem faydalı! Nasıl mı? Gizem Nur Aktürk anlatıyor…

Pavlov'un "koşullanma deneyi"ni duymayan yoktur! Hangi prensiplere dayanıyor bu deney? Yalnızca hayvanlar için mi geçerli? Biraz ayrıntı öğrenelim…